Doyran Köyü, Altınoluk/Balıkesir

Doyran Köyü

Eski köy, yeni mahalle

Image

Doyran Köyü Web Sitesi | Altınoluk, Balıkesir

Kazdaglari

Alpler'den sonra dünyanın en fazla oksijen üreten dağının Kaz Dağları olduğunu biliyor muydunuz? Durum böyle olunca da ülkemizin en fazla oksijen üreten bölgesi de tabii ki burası. Mitolojideki ismi İda olan Kaz Dağları'nın jeolojik konumu nedeniyle oluşmuş ilginç bitki örtüsü, iklim ve toprak yapısı sayesinde bu bölge devamlı olarak yüksek oranda oksijen üretiyor. Ayrıca Ege Denizi'nin kıyılarına kadar inen Kaz Dağları'nda hem kara hem de deniz iklimi birlikte görülüyor. Çanakkale Boğazı'ndan gelen hava akımları, karadan denize doğru oluşan bir oksijen hareketi oluşturuyor

Dünya'da bulunmayan bitki türleri

Bitki yapısı olarak Avrupa-Sibirya bölgesiyle, Doğu Akdeniz bölgesinin tam sınırını oluşturan Kaz Dağları'nda doğal olarak her iki bölgenin bitkisel özelliklerinin harmanlanmasıyla yeni bitki türleri kendini göstermiş. Bu nedenle bölgede 21 çeşit bitki türü var ki, Dünya'da sadece Kaz Dağları'nda yetişiyor. 'Kesin olarak korunması gerekir' ibaresi ile kayıtlara geçen Kaz Dağı Göknarı, bu 21 çeşit bitki arasında en önemlisi. Kaz Dağları'ndaki köylerde bu ağacın kozalakları çaya katılır. Demlenen çaya özel bir aroma verir. Aynı şekilde köylülerin Kaz Dağı adaçayı dedikleri 'Sideris trojana', Kaz Dağı çiğdemi, dağ lalesi, beyaz ve kırmızı şakayık Kaz Dağları'nda yetişen onlarca bitkiden birkaçı.
Bölgede bulunan endemik, yani 'Yayılışı sınırlı olan tür' denilen bitki türleri üç grup altında sınıflandırılıyor. Dünya'da sadece Kaz Dağları'nda yetişen endemik türler birinci grubu, Dünya'da sadece Türkiye'de aynı zamanda Kaz Dağları'nda yetişen türler ikinci grubu, endemik olmayan ancak Türkiye'de sadece bu bölgede yetişen türler ise üçüncü grubu oluşturuyor.
Dünya Bankası, 'Türkiye'de Genetik Çeşitliliğin Yerinde Korunması Projesi' için 5.1 milyon dolar ayırmış. Yedi yıl boyunca Kaz Dağları yedi bölgeye ayrılarak türleri saptanan bitkiler tek tek sınıflandırılmış. Bu proje içinde 4. Bölge olarak ayrılan Kalkım'daki Koca Mezarlık denilen bölge ne yazık ki, bugün linyit kömürü çıkarmak adına kazılıyor. Son yirmi yıl içerisinde zeytinlik alanların imara açılmasıyla yapılaşma dağın eteklerinden yukarılara doğru tırmanmaya başladı. Ancak son dönemde zeytincilikten para kazanılmaya başlanmasıyla bu yapılaşma şimdilik hız kesmiş görünüyor. İnsanların son zamanlarda doğaya dönüşü ve doğal olanı yerinde görme isteği, bölgenin korunabilmesine önemli katkılar sağladı. Bu duygularla hareket eden insanlar, Kaz Dağları'nın orijinalliğini hâlâ koruyan Adatepe, Yeşilyurt gibi köylerine yerleşerek evlerini aslına sadık kalarak restore ettiler. Böylece bu köyler betonlaşmanın etkilerinde kurtarılarak, bugün insanların zevkle ziyaret ettikleri yerler haline geldi.

Dünyanın en büyük deniz kaplumbağası

Aynı şekilde Tahtakuşlar Köyü'nde emekli öğretmen Alibey Kudar ve ailesi tarafından kurulan Etnografya Galerisi ve Türkiye'nin ilk köy müzesi sayesinde de Kaz Dağları'nın geleneksel yaşantısından geriye kalan objeleri görmek, bizzat Alibey Kudar'ın ağzından onların efsanelerini dinleme fırsatı bulabilirsiniz. Dünya'da sergilenen en büyük deri sırtlı deniz kaplumbağısını da görebilirsiniz. Latince ismi 'Dermochhelys corıacea' olan kaplumbağa'nın boyu 1.97 cm, ağırlığı da 360 kg. Bu kaplumbağa 1997 yılında Edremit Körfezi'nde ölü olarak bulunmuş, sonra da galeri sahipleri tarafından mumyalanmış.

İda yada Kazdağı , binlerce yıldır kim ne ad vermiş olursa olsun onun mütevazi heybeti  bölge insanını geçmişte de etkiledi, bugünde etkiliyor, gelecekte de etkileyecek. İnsanlar  üzerindeki etkisi efsanelerle dile getirilmiş çağlar boyunca. Adını aldığı efsane şöyle anlatılıyor. “Tanrılar tanrısı Zeus’un kaçamaklarından biri olan güzeller güzeli İda, Hera’nın öfkesinden kurtulmak için buzağı kılığına girer. Bu durumu öğrenen Zeus’un eşi Hera, buzağı kılığındaki İda’nın başına bir atsineği musallat eder.  Atsineğinden kurtulmak isteyen İda’nın kaçışı tanrıların dağı Olimpos’tan başlayıp Kazdağları’nda son bulur. O gün bugündür bölge İda Dağı olarak anılır.”

Türklerin bölgeye gelişiyle Yörük kültüründe önemli yeri olan Kaz nedeniyle Kazdağları adını alır. Küçükkuyu’dan, Edremit’e yaklaşık 80 kilometre masif bir kütle halinde uzanan Kazdağları’nın en yüksek noktası 1796 rakımlı Babadağ zirvesi.
 


    Doğu’dan, batıya doğru uzanan Kazdağları’nın kuzey yamaçlarından gelen rüzgarlar


yoğun bitki örtüsünden aldığı oksijeni güneydeki denizin iyotuyla buluşturur. Bu durum bölgenin Alplerden sonra dünyanın en yüksek oksijen oranına sahip olmasının nedeni.


      Kazdağları’na yapılacak bir yolculukta deniz kıyısıyla, dağın yamaçları arasında sıralanan gezilecek yerlere ulaşmak son derece kolay. Söz konusu mekanlara giden yollar oldukça iyi durumda.


     Kazdağları’nı gezmeye  Yeşilyurt Köyü ile başlamak uygun olur. Böylece bölgenin  geçmişteki   mimarisini ve yaşam biçimini anlayabiliriz. Tamamen taş evlerden oluşan köyde büyük kentlerden gelenlerle, yöre insanı bir arada yaşıyor. Son yıllarda İzmir, İstanbul, Ankara gibi kentlerimizden gelenlerin köy evlerini satın alıp restore etmeleriyle birçok ev yıkılmaktan kurtulmuş. Bu evler bugün konut, pansiyon veya kafe olarak kullanılıyor. Köy halkının çoğunluğunun burayı terk etmemiş olması köyün canlılığının devam etmesini sağlamış.


      Yeşilyurt’tan sonra Edremit’e doğru devam edildiğinde Küçükkuyu’dan geçiliyor. Buradan dağlara doğru beş kilometrelik bir yolla ulaşılan Adatepe Köyü yolculuğun ikinci durağı olabilir. Adatepe’de Yeşilyurt gibi taş evlerden oluşuyor. Ancak burada yaşayanların neredeyse tamamı dışarıdan gelenler. Bu nedenle köyün evleri iyi durumda ancak sokakları bomboş.


     Adatepe’nin girişindeki sarı bir tabela Zeus Altarı’nı işaret ediyor. Yaklaşık on dakikalık keyifli bir yürüyüşle ulaşılan altarın manzarası büyüleyici. Bir tarafta Edremit Körfezi, diğer tarafta Midilli Adası’yla Ege’nin mavisi adeta ayaklarınızın altına seriliyor. Söylenceye göre Zeus, Truva savaşını buradan izlemiş. Ancak manzarayı izlemekten savaşı izlemeye pek fırsat bulduğunu sanmıyorum.


          Zeus’tan söz açılmışken, Kazdağları’nın en ünlü efsanesini anlatmamak olmaz.


      “ Tanrıların Dağı Olimpos’ta yapılan bir düğüne tüm tanrı ve tanrıçalar davet edilmiş, ancak nifak tanrıçası Eris çağrılmamıştı. Bu duruma sinirlenen Eris düğünün eğlencesini bozmak için düğün sofrasının ortasına üzerinde “en güzele” yazılı altın bir elma atar. Güzel olduğunu düşünen tanrıçaların ellerinde dolaşan elma sonunda üç güzelin arasında kalır. Zeus’un huzuruna çıkan Hera, Afrodit ve Athena  elmayı en güzele vermesini isterler. Zor durumda kalan Zeus en güzeli seçmesi için  İda Dağı’nda çobanlık yapan Paris’e gönderir onları. Ancak Paris sıradan bir çoban değil Truva Kralının oğludur. Doğduğunda kahinlerin bu çocuk Truva’nın mahvına sebep olacak demeleri nedeniyle  İda Dağı’na bıraktırılmış ve burada büyümüştür. Paris kendisine Helena’nı aşkını vadeden  Afrodit’i güzel seçer. Ardından Helena’yı alıp Truva’ya kaçırır. Böylece on yıl sürecek savaşlar başlar ve kehanet doğru çıkar. Yani Truva mahvolur.”
 


    

    Adatepe Köyü’nden tekrar anayola çıkıp Edremit’e doğru yöneldikten yaklaşık 20 kilometre sonra kaplıcalarıyla ünlü Güre’ye ulaşırsınız. Ancak Güre’ye girmeden önce dağlara doğru tabelalar Tahtakuşlar Etnografya Galerisi’ni işaret eder. 1994 yılında  Unesco ödülünü alan galerinin kurucusu emekli öğretmen Alibey Kudar. Muhtemelen sizi o karşılayacak ve  doyumsuz sohbetiyle Kazdağları’nın öykülerini anlatacaktır. Galeride Yörük kültürünün gündelik kullanım objelerinin yanında Kazdağları’nın şifalı bitkilerini de bulmanız mümkün. Bu bitkilerin nasıl kullanılacağını ve nelere iyi geldiğini yine Alibey Kudar sizlere anlatacaktır. Dünyada sadece Kazdağları’nda yetişen 21 bitki türünden biri olan Kazdağı Köknarı’nın kozalaklarını buradan alabilir ve demlediğiniz çaya katarak keyifle içebilirsiniz.


           Galeriden sonra yola devam ettiğinizde içinden geçeceğiniz Güre özellikle serin havalarda kaplıcaları ve termal sularıyla mutlaka değerlendirilmesi gereken bir seçenek. Güre’den sonraki durağımız patikalarda yürümek ve Kazdağları’nın zirvesinden akıp gelen gürül gürül suların yanıbaşında keyif yapmak isteyenler için Sutüven Şelalesi.


            Akçay’ı geçer geçmez Zeytinli tabelasını takip ettiğinizde kasabanın içindeki tabelalar sizi Sutüven Şelalesi ve Hasanboğuldu Büveti’ne ulaştırır. Dilerseniz aracınızı Beyoba Köyü’nde bırakabilir ve buradan  başlayan hoş bir patikadan kısa bir yürüyüşle şelaleye ulaşabilirsiniz.


           Homeros’un İlyada Destanında bölgeyi, “bin pınarlı İda” diye tanımlamasının  nedeni, yaklaşık 15 metreden dökülen şelaleyi görünce daha iyi anlaşılıyor. Şelale ve çevresi doğaseverler için tam bir cennet görünümünde.


          Şelaleden dere boyunca yapılacak kısa bir yürüyüş sizi etkileyici öyküsüyle ünlü Hasanboğuldu Büvetine ulaştırır. Akan suların darbeleriyle oluşan havuzlara büvet deniyor. Burasıda büyükçe bir havuz görünümünde. Ünlü öykücümüz Sabahattin Ali’nin bir kitabında anlattığı Yörük kızı Emine ile ovalı Hasan’ın hazin aşk hikayesinin son bulduğu Hasanboğuldu Büveti yaz aylarında yüzmek için uygun bir mekan.


         Kazdağları doğasının bir aynası olan  Sutüven Şelalesi ve Hasanboğuldu Büveti’nin ardından  Edremit’i görmek gerekir. Edremit’in girişinde yer alan ve yüz yıllık zeytinyağı geleneği olan Midas firmasının açtığı ve geçmişte zeytinyağı üretiminde kullandıkları malzemeleri sergiledikleri müze görülmeye değer. Buradan bölgenin ünlü sızma zeytinyağını alma şansıda bulabiliyorsunuz.


         Kazdağları’nın geleneksel köylerini ve doğasını gezmenin ardından , bu geleneklerin ve coşkulu doğanın bölgenin daha büyük yerleşimlerini nasıl etkileyip, şekillendirdiğini anlamak için son durak kesinlikle Edremit olmalıdır




Kazdağı, Tanrıların Dağı olarak adlandırılır. Mitolojik birçok söylencede yer bulur kendine. İlk güzellik yarışmasına sahne olduğu, Afrodit'in ilk kez burada aşkı tattığı ve Zeus'un burada yaşadığı söylenir. Zenginliği sadece bu söylencelerle de sınırlı değildir.

Vardılar canavarlar anası çok pınarlı İda’ya,
Lektos burnundan fırladılar denizden.
Here dosdoğru yürüdü Gargaros doruğuna,
İda’nın en yüksek tepesiydi bu.
                                                     Homeros-İlyada

Dünyada havadaki oksijen oranının en yüksek olduğu birkaç yerden biri olan Kazdağı'nın yemyeşil doğası, tarihi kalıntıları, dereleri, şelaleri, eteklerindeki sahil beldeleri ve konaklama imkanı sunan köyleri görülmeye değer.

Ege'nin kuzeyinde, Marmara Denizi'ne doğru uzanan ve Çanakkale ile Balıkesir arasında bulunan Kazdağı, Türkiye'de oksijen bakımından en zengin yöre. Şehir hayatından bunaldıysanız ve huzur dolu bir kaçamak yapmak istiyorsanız, rotanızı Kazdağı'na çevirin.

Kazdağı, Karataş-Babadağı-Sarıkız tepeleri ile başlıyor ve Edremit Körfezi'nin kuzey sahil şeridi boyunca uzanıyor. Kazdağı köknarı 1988'de koruma altına alındı. 1993'te Kazdağı'nın Edremit Körfezi'ne bakan yüzündeki 25 kilometrelik bir bölümü Milli Park Alanı ilan edildi. Dünyada sadece Kazdağı'nda bulunan Kazdağı köknarından başka kızılçam, karaçam, kestane, çınar ve kızılağaç türlerine de rastlanıyor burada. Zeytin ağaçlarının yanı sıra parkta şifalı bitkiler de bulunuyor. Milli Park ilan edilen bölgede doğa koruma altına alındı. Dünya Bankası da ‘‘Genetik Kaynakları Yerinde Koruma Projesi’’nin pilot bölgelerinden biri olarak, zengin bitkilerle çevrili dağın korunması için 5.1 milyon dolar bağışladı.

Kazdağı özellikle son yıllarda trekking yapmak isteyenlerden büyük ilgi görüyor. Yeşiller arasında şelalelerin, derelerin sesini dinleyip huzur bulmamak mümkün değil. Bu huzuru tattıktan sonra hiç kopamayanların sayısı bir hayli fazla. Şehir hayatından kaçarak Kazdağı'nın güzel köylerine yerleşenlere rastlamak mümkün.

 

  Kazdağları'ndaki köylerin yıldızı parlıyor

Dağ ve deniz turizminin bir arada yaşandığı Kazdağları tatilcilerin yeni gözdesi.

Ege ve Akdeniz sahillerinde her yaz vahşi bir "deniz-güneş-kum" turizmi yaşanır. İnsanlar 40 derece güneşin altında kavrulmak için saatlerce mesai harcar. Bu vahşi deniz turizmini tamamlayan bir başka şey de "görünme" turizmidir. Yani tatil köylerindeki trendy beach club'larda son model mayo ve onu tamamlayan kıyafetlerle arz-ı endam etmek... Tatil denince nedense hemen hepimizin aklına bu tip bir görüntünün dışında başka bir şey gelmez. Oysa Türkiye çok farklı tatil anlayışları sunabilecek bir kapasiteye sahip. Bu tarz alternatif tatil olasılığı bulunan yerlerden biri de İstanbul'a çok yakın konumdaki Kazdağları. Oksijen oranı açısından dünyanın sayılı bölgelerinden biri olan Kazdağları, doğası, denize olan yakınlığı, köy yaşantısı ile buraya gezmeye gelenleri adeta büyülüyor. Sadece yaz aylarında değil ilkbahar ve sonbaharda da özellikle hafta sonlarında büyük metropollerden sıkılanların akınına uğruyor. Özellikle bir yüzünü körfezin eşsiz deniz manzarasına bir yüzünü de çam ağaçları ile bezeli dağlara çevirmiş köyler, yürüyüş ve treking parkurları, tarihi ve turistik yerleriyle Edremit körfezi başlı başına bir cazibe merkezi.

ALTERNATİF BİR KÖY
Kazdağları'na olan bu büyük ilgi ilk olarak Çanakkale'ye bağlı bulunan Yeşilyurt köyü ile başladı. Yaklaşık 10 yıl önce burada açılan ilk butik otel sayesinde köydeki diğer evler de yavaş yavaş turistik açıdan yeniden düzenlendi. Şimdi köyün meydanında restorandan kafeye, şarap evinden otele her türlü turistik işletmeye rastlamak mümkün. Çetmihan burada açılan otellerin ilklerinden. Manici Kasrı, Yeşilyurt Evleri gibi çam ağaçları arasında konumlanmış, eşsiz bir doğa ve yöreye özgü yemekler sunan sayısız butik otel ve kafe ile Yeşilyurt Köyü Edremit'e gelen tatilcilerin ilgi odağı. Yüzü deniz görmese de sahile uzaklığı sadece iki kilometre. Bu bölgeyi tam anlamıyla gezip görmek isteyenler için otomobil şart. Otomobil hem buradaki dağ köylerinin hem de denizin keyfini sürmeyi kolaylaştırıyor. Dağ köyleri ile deniz kıyısı arasındaki ulaşım ise 5-10 dakikayı geçmiyor. Yeşilyurt Köyü'nden sonra şimdilerde yıldızı parlamaya başlayan bir başka köy de Altınoluk Köyü. Bir yüzü Kaz dağlarına bir yüzü Edremit körfezine bakan eski adıyla Papazlık yeni adıyla Altınoluk köyü son yıllarda metropollerden bıkan ve alternatif yaşam arayışı içindeki insanların akınına uğruyor. Altınoluk köyü Altınoluk ilçesinin merkezine de sadece 2 kilometre mesafede. Eski köy yaşantısı bir yandan devam ederken bir yandan da size her türlü lüksü sunabilecek mekanlar bulunuyor. Burada şimdilerde eski Rum konaklarının yeniden restore edilerek turizme kazandırılması projesi hız kazanmış gibi görünüyor. Bunların ilki kısa bir süre önce butik otel olarak hizmete açılan Çeşmeli Konak. Birkaç yıldır ekoloji fuarları düzenleyen ve ekolojik tarıma büyük ilgi duyan içmimar Tufan Atalayman tarafından yeniden restore edilmiş. Konakta yediğiniz her şey doğal ya da ekolojik. Midillili bir tüccar tarafından 150 yıl önce yaptırılan konağın iç dekorasyonu da konsepte uygun olarak döşenmiş. Atalayman; "Burayı ticari amaçla açmadık. Amacımız, bu binayı korumak, buradan zevk almak ve insanların da zevk almasına çalışmak" diyor. Kazdağları'ndaki diğer otellerde olduğu gibi Altınoluk'taki butik otellerde de her şeyin doğal olmasına dikkat ediliyor. Zaten yörenin bitkileri ile yapılan yemekler, zeytin ve zeytinyağı sofradan hiç eksik olmuyor. Altınoluk Köyü'nün bir başka özelliği de içme suyunun Kazdağları'ndan gelen kaynak suyu olması. Köydeki diğer çeşmelerden kaynak suyu almaya gelen çevre sakinlerinin oluşturduğu uzun kuyruklar dikkati çekiyor.

RUM EVLERİ

Altınoluk Belediye Başkanı İsmail Aynur, "Köyü eski gelenekleriyle yaşatmak istiyoruz. Şirince gibi Rum evlerini turizme kazandıracağız" diyor. Yine en az 150 yıllık bir tarihe sahip Abdullah Efendi Konağı kültür merkezine dönüştürülmüş. Yanındaki bina da kısa süre sonra yine belediye tarafından butik otel olarak hizmete sokulacak. Köyün meydanı da trafiğe kapatılarak eski köy havasını koruması sağlanacak. Yan yana bulunan 15 civarındaki Rum evi bir alışveriş sokağı halinde düzenlenecek. Altınoluk köyündeki ikinci butik otel ise buraya 17 yıl önce yerleşen Dr. Levent Özdemir tarafından kısa bir süre önce açılmış. 130 yıllık 6 odalı bir Rum konağı. Bu konağın mimarı Midillili olduğu için Midilli'deki hükümet konağı ile aynı özelliklere sahip. Konağın içindeki en yeni eşya ise 80 yıllık.  Denize yakınlığı ile de dikkat çeken Altınoluk Köyü, korunan otantik havası, butik pansiyonları ve belediyenin düzenlemelerinden sonra gelecek aylarda kendisinden daha çok söz ettirecek gibi görünüyor.  Sabah Gazetesi

 

  NTVMSNNBC


Kuzey Ege'de Assos'un yakınındaki Kazdağı, son yılların gözde tatil beldelerinden. Yeşilyurt Köyü ve Küçükkuyu bu bölgenin turizm merkezleri.

Kazdağı'na İstanbul yönünden gelecekler, feribotla Bandırma'ya gelip, Balıkesir yolundan buraya ulaşabiliyor. Diğer bir alternatif ise Çanakkale üzerinden gelmek.

Sahile inen yollar biraz virajlı olduğu için dikkat etmek gerekiyor.

Kazdağı'nın mitolojik adı İda Dağı. Dünyanın ilk güzellik yarışmasının burada yapıldığı Kazdağı ile ilgili anlatılan efsaneler arasında.


Muhteşem doğası ile bu bölge yürüyüş yapmak ve yeşille içiçe olmak isteyenlere birçok imkan sunuyor.

Kazdağı'nın eteklerindeki Yeşilyurt Köyü taş evleriyle tam bir Ege kasabası havasında ve şimdi bu evlerin bazıları butik otel olarak hizmet veriyor.

Yeşilyurt ya da diğer adı ile Büyük Çetmi'nin merkezinde ve çevresinde birçok butik otel var. Bu oteller doğal ortamda tatil yapmak isteyenlere hizmet veriyor. Zaten başta tepedeki Öngen Otel olmak üzere çoğu tesis, yeni bir tatil anlayışının örnekleri. "Sürdürülebilir turizm" ya da kısa olarak soft turizm olarak nitelendirilen tarzla, geleneksel turizm anlayışının o bölgeye verdiği zararın en aza indirilmesi hedefleniyor. Yemekler, yöresel doğal ürünlerle yapılıyor, çevre korunuyor.

Fakat bu yerler doğallık içinde de olsa, son derece konforlu tesisler. Bu yüzden Yeşilyurt bölgesindeki bu otellerde kısa bile olsa tatil yapmanın maliyeti oldukça yüksek.

Yeşilliğin içine kurulmuş Çetmi Han, Kazdağı'nın en eskilerinden. Sahibi Fahir Bey aynı zamanda şair. Zaten bu bölge birçok sanatçı ve yazarın tatil için tercih ettiği bir yer.

Kazdağı çevrede sanayi olmaması ve esintinin çok olması sayesinde Türkiye'nin en temiz havalı yerlerinden biri konumunda. Bol oksijenden mi yoksa göz alabildiğine yeşilden mi bilinmez ama burada saatler biraz yavaş çalışıyor sanki.

Yeşilyurt'un en yeni otellerinden biri de Bam Teli Yol Konağı ve Şarapevi. 9 ay önce açılan otelin 3 odası var. Sadece yemek için gelenlere de hizmet veriyor. Dünyanın birçok yerinden gelen şaraplar burada bulunabiliyor. Fakat bölgede üzüm yetişmediği için, yerel şarap bulunmuyor. Zaten bununla ilgili uyarıyı kapıya bile asmışlar.

Yukardaki köyden gelip, Yeşilyurt'a yerleşen Teslime Hanım, oteli evi gibi benimsemiş. Yufkalı hellim peyniri yemeden gitmeyin diyor.

Yeşilyurt bölgesinin tepesindeki Öngen Country Otel, Erguvanlı Ev, Manici Kasrı da bölgenin diğer otellerinden bazıları.

Küçükkuyu sahilinde ise, hem deniz kenarında olup hem de her bütçeye uygun konaklama imkanları var. Buradaki oteller, pansiyonlar ve kamp alanlarında, her yaştan turiste rastlamak mümkün.

Küçükkuyu'daki upuzun plajlardan denize girilebiliyor. Su pırıl pırıl, ama sahil taşlı olduğu için iskeleyi tercih edenler çok.

Kazdağı civarında konaklayanlar, denize girmek için çoğunlukla Küçükkuyu sahilini tercih ediyor. Burada otellerin kendi plajları, daha çok bir beach club havasında hizmet veriyor.

Küçükkuyu sahili de bölgedeki diğer plajlar gibi taşlı. Fakat sahil mavi bayraklı.

Kısacası denizi, güneşi, doğası, şifalı otları ve tertemiz havası ile Kazdağı çevresi, sağlık dolu bir tatil vaadediyor. Biz de şimdi bu bölgeye tepeden bir kez daha bakmak üzere, yukarılara doğru çıkıyoruz. İsteyenler için çevrede Adatepe, Assos, Tahtakuşlar Çamlıbel Köyü, Altınoluk gibi yörelerde konaklamak ve gezmek mümkün.

 - NTVMSNBC -

Kazdağı

 

  • Balıkesir/Çanakkale
  • 39°°41'K 26°°51'D
  • Yaprağını döken, kızılcam ve Öksin köknar ormanları, maki, subalpin fundalıkları, açık dağlık plato
  • Deniz seviyesi-1796 m 94.433 ha
  • Toplam endemik takson: 73
  • Ülke çapında nadir takson: 68 (37 endemik)

Milli Park Tabiatı Koruma Alanı

Alanın içerdiği önem kriterleri:

  • Küresel Ölçekte Tehlike Altındaki Tür
  • Avrupa Ölçeğinde Tehlike Altındaki Tür
  • Zengin Tür Çeşitliliği İçeren Genel Habitatlar
  • Tehlike Altındaki Doğal Habitatlar

Özet

Kaz Dağı, Ege kıyılanınızın kuzeyinde Edremit Körfezi'nin hemen üstünde yer alır. Avrupa-Sibirya ve Akdeniz floristik bölgeleri arasında izole olmuş pozisyonu, geniş şist ve kireçtaşları başta olmak üzere zengin jeolojik yapısı ve değişik iklim özelliklerinin etkisi altında olağanüstü bir bitki örtüsü içerir. Dağın güney yamaçtan, tipik Akdeniz iklimine özgü kızılcam (Pinus brutia) ve karaçam (Pinus nigra ssp. pallasiana) ormanlarıyla birlikte maki bitki örtüsüyle kaplıdır. Daha nemli kuzey yamaçlardaysa yalnızca bu dağa endemik Kaz Dağı göknarı (Abies nordmanniana ssp. eguitrojana) ve doğu kayını (Fagus orientalis) ormanları yer alır. Dağın kireçtaşı ve şistli kayalardan oluşan zirve bölümü yastık formunda bitki topluluktan ve çok zengin nadir bitki türlerine ev sahipliği yapar. Yaklaşık 800 taksonun kayıtlı olduğu Kaz Dağı florasında, 23'ü yalnızca bu dağa özgü olmak üzere en az 68 ülke çapında nadir bitki yer alır. Bu özellikleriyle OBA, yalnız Türkiye'nin değil, tüm Avrupa kıtasının en önemli bitki alanlarından biridir. Kaz Dağı ayrıca Yunanistan ve diğer Balkan ülkelerine özgü pek çok bitkiyi içermesi nedeniyle bitki coğrafyası bakımından da önemlidir.

Kaz Dağı, Milli Park olarak ve daha küçük bölümler halinde Tabiatı Koruma Alanı ile Gen Koruma ve Yönetim Alanı statüleriyle büyük ölçüde koruma altındadır. Buna karşın. Kaz Dağı artan turizm etkinlikleri, kontrolsüz tıbbi bitki ticareti ve güney yamaçtan kaplayan kuru ormanlarda sık sık çıkan yangınlar gibi çeşitli tehditlerle karşı karşıyadır.

Alanın Tanıtımı

Kaz Dağı, Marmara ve Ege bölgeleri arasında sınırda yer alan ve Edremit Körfezi'nin kuzeyi ile Biga Yarımadası'nın güney kenarı boyunca uzanan bir dağ silsilesidir. Kaz Dağı (1796 m), Marmara Bölgesi'nin Uludağ'dan (OBA No.18) sonra en yüksek ikinci dağıdır. İlkçağlarda "İda Dağı" olarak bilinen Kaz Dağı, tanrı ve tanrıçaların yaşadığı bir dağ olarak değer kazanmıştır. Efsaneye göre tanrıların tanrısı Zeus, Troya Savaşı'nı suların çağladığı İda Dağı'nın zirvesinden izlemiştir. Kaz Dağı'na endemik pek çok bitki İda Dağı, Troya ve tanrıların nehri "Skamandros" anısına adlandırılmıştır.

Kaz Dağı silsilesi aslında batı-güneybatı/doğu-kuzeydoğu yönünde 60 km uzanan tek bir sırttan oluşur. En yüksek zirveleri arasında silsilenin batı ucuna doğru Baba Dağı (1796 m), Kartalpınar (1774 m) ve Sarıkız Tepesi (1730 m) sayılabilir. Doğuya doğru gidildikçe alçalan dağ, derin vadiler ve yer yer küçük boğazlarla kesilmiştir. Dağ kütlesinin büyük bir kısmı Paleozoyik şist, zirve bölümü yüzeye çıkmış billursal mermer ve diğer yerlerse mermer, gnays ve tüf tortularından oluşmuştur.

Alanda değişik iklim özellikleri hüküm sürer. Ege Denizi'ne yakınlığı nedeniyle Kaz Dağı'nın güney yamaçlarında karakteristik Akdeniz iklimi hâkimken, kuzey yamaçlarında daha serin ve nemli karasal iklim özellikleri görülür. Buna ek olarak, Ege Denizi ve kuzeyde Çanakkale Boğazı gibi iki çöküntü arasında bulunması nedeniyle, dağ kuzey rüzgârları ve güneyden sürekli esen serin deniz rüzgârlarının etkisi altındadır. Böylesine değişik iklim koşullarının şekillendirdiği OBA bitki örtüsü, ağaçsız zirve bölümü ve dağı büyük ölçüde kaplayan frigana, maki ve orman topluluklarından oluşur.

Geniş kızılcam ormanları, güney yamaçlarda 850 m ve kuzey yamaçlarda ise 400 m yüksekliğe kadar g kar. Çoğunlukla şistli topraklar üzerinde yaygın olan kızıl-çamlar, çok nemli kuzey bakılarda (özellikle Edremit-Hanlar ve Kalkım-Yenice arasında, 250-300 m'lerde) çok düzgün gövdeler yaparak 25-30 m'ye kadar boylanır.

Kızılcam ormanları, kuzeyde 400 m ve güney yamaçlarda ise 800 m'de karaçam ormanlarıyla yer değiştirir. Karaçam ormanları Kalkım yakınlarında 270 m'ye kadar inerek lokal meşcereler oluşturur. Karaçam çoğunlukla metomorfik kayalar (örneğin şist ve gnays) üzerinde yaygındır. Karaçam kuzey yamaçlarda Kaz Dağı göknarı ve çeşitli geniş yapraklı ağaç türleriyle birlikte görülmesinin yanı sıra çoğunlukla saf meşcereler oluşturur. Karaçam ormanlarının zarar gördüğü yerlerde meşe türlerinin (özellikle Q. cerris var. cerris, d.frainetto ve Q. petraea ssp. iberica) ağırlıkta olduğu ikincil ormanlar gelişmiştir. Bu ormanlar Ağı Dağı yakınlarında 20 m'ye kadar boylanır.

Endemik Kaz Dağı göknan (Abies nordmanniana ssp. eguitrojana) ormanları kuzeye bakan yamaçlarda yer yer 400 m'ye inmekle birlikte, genellikle 1000-1400 m arasında yaygındır. Tipik olarak şistli topraklar üzerinde gelişmiş bu ormanlar, çoğunlukla doğu kayını (Fagus orientalis) ve karaçamla birlikte görülür. Kaz Dağı göknarının sistematik yeri hakkında tam bir fikir birliğine varılamamıştır. Bazı botanikçiler onu kendi başına bir tür olarak kabul ederken, diğerleri Kaz Dağı göknarının ya A. nordmanniana ya da A. pectinata'mn bir alt türü olması gerektiğini savunmaktadırlar. Öte yandan polen morfolojisine dayanarak, bu bitkinin A. cephalonica (Yunanistan) ve/, nordmanniana ssp. bornmuelleriana (Batı Anadolu) arasında, doğal bir melez olduğu da düşünülmektedir. Doğu kayını ormanları, genellikle Kaz Dağı göknarı ormanlarından daha nemli olan gölge yerleri ve daha verimli topraklan tercih eder. Doğu kayını dağın kuzey yamaçlarında, 600 -1400 m arasında görülür. Her iki orman tipinde de Türkiye'nin Karadeniz ormanlarına özgü Avrupa-Sibirya floristik elemanları yer alır. Bunlar arasında; Astragalus glycyphyllos ssp. glycyphylloides, Atropa belladonna, Blechnum spicant, Cardamine bulbifera, Circaea lutetiana, Epipogium aphyllum, Orthilia secunda, Phyllitis scolopendrium, Primula vulgaris, Pyrola chlorantha, P.media, P.minor, Rhododendron luteum veSanicula europaea sayılabilir. Ülke çapında nadir ve oldukça kopuk bir yayılış gösteren Muscari latifolium da bu orman kuşağı içinde bol miktarda bulunur.

Gürgen (Carpinus betulus) ormanı daha serin bölümlerde, vadi tabanları boyunca (400-650 m), alüvyal topraklar üzerinde yer yer karışık topluluklar oluşturur. Bu topluluklarda, aslında Avrupa'ya özgü bir tür olup doğal yayılma alanının en güneydoğu ucunda yer alan Thalictrum aguilegifolium popülâsyonuna da rastlanır. T.aguilegifolium buradan başka Türkiye'de yalnızca Trakya'da kayıtlıdır.

Dağın subalpin ve alpin kuşağında dört farklı bitki örtüsü tipi ayırdedilir: Zirve bölümünün kuzey tarafında, 1550-1700 m arasında şistli kayalar üzerinde bodur ardıç (Juniperus communis ssp. nana) fundalık topluluğu; Gürgen Dağı'nda yaklaşık 1400 m'de baskın olarak Nardus stricta sık dokulu fundalık topluluğu; 1599 m üstlerindeki şistli kayalarda Astragalus idae alpin yastık formundaki bitki topluluğu ve zirve bölümünde 1650-1750 m arasında sarp kayalık ve yüzeye çıkmış kayalar üzerinde Saxifraga sancta kireçtaşı topluluğu. ÖBA'nın içerdiği pek çok nadir bitki türü çoğunlukla zirve bölümünde, yalnız kireçtaşı ve şistli kayalar üzerinde sınırlı olarak bulunur. Yüzeye gkmış kireçtaşlan üzerinde Allium kurtzianum, Centaurea odyssei, Hesperis theoprastii ssp. sintenisii ve Saxifraga sancta gibi ülke çapında nadir bitki taksonlan görülür. Açık şistli kayalar ise endemik ve Armeria trojana, Asperula sintenisii, Centaurea athoa, Jasione idaea, Linum boissieri, Paronychia sintenisii ve Silene bolanthoides gibi nadir bitki türleri bakımından zengindir.

Uzun yıllar botanik araştırmaların yürütüldüğü Kaz Dağı bitki örtüsünün tanımlanmasına katkıda bulunan en önemli botanikçilerden biri, Alman Paul Sintenis'tir. Anadolu'daki ilk botanik araştırmalarına 1883 yılının Haziran-Ağustos aylarında Kaz Dağı'nda başlayan Sintenis'in adı Asperula sintenisii ve Hesperis theoprastii ssp. sintenisii gibi dağa özgü iki taksona verilmiştir.

Toplam 800'den fazla takson içeren Kaz Dağı florası %24 oranında Akdeniz floristik elemanı, %17,6 oranında Avrupa-Sibirya elemanı ve %1,3 oranında da İran-Turan elemanı içerir. Florasında ülke çapında nadir, en az 68 takson yer alır ve bunlardan 23'ü dağa endemiktir: Abies nordmanniana ssp. egui-trojana, Achillea fraasii var. trojana, Allium kurtzianum, Armeria trojana, Asperula sintenisii, Astragalus idae, Centaurea odyssei, Cirsium steirole-pis, Erysimum idae, Ferulago idea, Peştuca ustulata, Calium trojanum, Hesperis theoprastii ssp. sintenisii, Hieradum idae, H. phaeochristum, H. scamandris, Hypericum kazdaghensis, Jasione idaea, Peuceda-num arenarium ssp. urbam, Sideritis trojana, Silene bolanthoides, Thymus pulvinatus ve Verbascum scamandri.

Kaz Dağı aynı zamanda bitki coğrafyası bakımından da oldukça önemlidir. Dağ, Alchemilla hirsutiflora, Allium flavum ssp. flavum var. minus, Dianthus erinaceus var. alpinus, Unum boissieri ve Muscari latifolium gibi kopuk yayılış gösteren ve her biri Türkiye'de buradan başka yalnızca birkaç dağda daha kayıtlı olan çok sayıda bitkiye ev sahipliği yapar. Buna ek olarak Kaz Dağı'nda, Türkiye'de başka bir yerde bulunmayıp yalnız Yunanistan ve diğer Balkan ülkelerinde sınırlı bir yayılış gösteren Aethionema saxatile ssp. oreophilum, Centaurea athoa, Dianthus arpadianus, Peştuca polita, Minuartia garckeana, Paronychia sintenisii, Saxifraga sancta ve Sideritis athoa gibi pek çok bitki de yer alır.

Kaz Dağı'nın botanik zenginliği sahip olduğu jeolojik yapı ve iklim çeşitliliğinin yanı sıra, Akdeniz ve Avrupa-Sibirya floristik bölgelerinin arasındaki sınırda, izole olmuş konumunun da bir sonucudur.

Nadir Türler

Küresel Ölçekte Tehlike Altındaki Türler (1Takson)

  • Acer hyrcanum ssp. keckianum

Avrupa Ölçeğinde Tehlike Altındaki Türler (35 Takson)

  • Abies nordmanniana ssp. egui-trojana
  • Achillea fraasii var. trojana
  • Alchemilla hirsutiflora
  • Allium flavum ssp. Flavum var. minus
  • A.kurtzianum , Armeria trojana
  • Asperula sintenisii
  • Astragalus ideae
  • Bromus sipyleus
  • Carduus nutans ssp. trojanus
  • C. nutans ssp. falcato-incurvus
  • Centaurea odyssei
  • Cirsium steirolepis
  • Crocus gargaricus ssp. gargaricus
  • Dianthus erinaceus var. alpinus
  • Erysimum idae
  • Ferulago idae
  • Peştuca ustulata
  • Galium trojanum
  • Hesperis theoprastii ssp. sintenisii
  • Hieradum idae
  • H.phaeochristum
  • H.scamandris
  • Hypericum kazdaghensis
  • Jasione idaea
  • Linum boissieri
  • Muscari latifolium
  • Peucedanum arenarium ssp. urbam
  • Secale cereale var. ancestrale
  • Sideritis trojana
  • Silene anatolica
  • S.bolanthoides
  • S.sipylea
  • Thymus pulvinatus
  • Verbascum scamandri

Ulusal Ölçekte Nadir Diğer Türler (32 Takson)

  • Aethionema saxatile ssp. oreophilum
  • Agrostis capillaris var. aristata
  • Arenana fllicaulis ssp. filicaulis
  • Aristolochia sempervirens
  • Catapodium rigidum ssp. rigidum var. majus
  • Centaurea athoa
  • Crataegusstevenii
  • Crocus candidus
  • Cyclamen hederifolium
  • Dianthus arpadianus
  • Doronicum austriacum
  • Epipogium aphyllum
  • Euphrasia salisburgensis
  • Peştuca polita
  • Galium asparagifolium
  • G.brevifolium
  • Hesperis balansae ssp. mytilensis
  • Hieradum labillardieri
  • Malabaila aurea
  • Mo/vo moschata
  • Minuartia garckeana
  • Montia minör
  • Nectaroscordum
  • Siculum ssp. bulgaricum
  • Paeonia daurica
  • Paronychia sintenisii
  • Satureja pilosa
  • Saxifraga sancta
  • Sideritis athoa
  • Teucrium flavum ssp. hellenicum
  • Thalictrum aguilegifolium

Doğal Koruma

Kaz Dağı'nın bir bölümü 17.04.1994 tarihinde Milli Park (21.300 ha) ilan edilmiştir. Dağın en yüksek zirveleri ve güney yamaçları Milli Park sınırları içine alınmıştır. Dağda aynı zamanda, 240 ha alan endemik Kaz Dağı göknannın (/Wes nordmannianassp. egui-trojana) geniş meşcerelerini korumak amacıyla, 15.06.1988 tarihinde Tabiatı Koruma Alanı, ilan edilmiştir. Buna ek olarak, 4-5 ha alan karaçamın (ft'nos nigra ssp pallasiana) tohum meşceresi olarak koruma altına alınmıştır. Ayrıca Kaz Dağı'nda, Dünya Bankası desteğiyle hazırlanan Türkiye Bitki Genetik Çeşitliliğinin Yerinde Korunması Ulusal Eylem Planı çerçevesinde beşgen Koruma ve Yönetim Alanı belirlenmiştir.

Alanda bulunan Bern Sözleşmesi'ne göre Tehlike Altındaki Habitatlar: 35,7 Akdeniz dağlık sık Narduus stricta meraları, 41.1E1 - Batı Karadeniz doğu kayını ormanları, 41.1E15 - Batı Karadeniz göknar-doğu kayını ormanları, 42.66 - Karaçam ormanları, 42.85B2 - Batı Anadolu kızılcam ormanları.

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol